T.C. TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI
DENİZLİ İL TARIM VE ORMAN MÜDÜRLÜĞÜ
Görme Engelli
×
  • Anasayfa
  • KURUMSAL YAPI
    İL MÜDÜRÜ
    İL MÜDÜR YARDIMCISI
    İL MÜDÜR YARDIMCISI
    İL MÜDÜR YARDIMCISI
    ŞUBE MÜDÜRLÜKLERİ
    İLÇE MÜDÜRLÜKLERİ
    KALİTE POLİTİKAMIZ
    ORGANİZASYON ŞEMASI
  • E-HİZMETLER
  • PROJELER
  • YAYINLAR
    BROŞÜRLER
    BRİFİNG RAPORU
    İSTATİSTİKLER
    YATIRIMCI REHBERİ VE JEOTERMAL SERACILIK FİZİBİLİTE RAPORU
    DENİZLİ BÜYÜKOVA KORUMA ALANLARI
  • BASIN
    İL HAKKINDA
    • DENİZLİ HOROZU
    İDDİALAR VE GERÇEKLER
    SORULARLA TARIMSAL ÜRETİM PLANLAMASI VE YENİ DESTEKLEME MODELİ
    TARIMSAL ÜRETİM PLANLAMASI
  • İLETİŞİM
Skip Navigation LinksDenizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü > Menu

İL HAKKINDA

​

Hierapolis

 

HİERAPOLİS


Denizli ilinin 18 km. kuzeyinde yer alan Hierapolis antik kentinin Arkeoloji literatüründe “Holy City” yani Kutsal Kent olarak adlandırılması, kentte bilinen bir çok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanmaktadır.Kentin hangi eski coğrafi bölgede yer aldığı tartışılır. Hierapolis coğrafi konumu ile kendisini çevreleyen çeşitli tarihi bölgeler arasında yer almaktadır. Antik coğrafyacı Strabon ile Ptolemaios verdikleri bilgilerde, Karia bölgesine sınır olan Laodikeia ve Tripolis kentlerine yakınlığı ile Hierapolisin bir Frigya kenti olduğunu ileri sürerler. Antik kaynaklarda, kentin Hellenistik dönem öncesi adı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Hierapolis olarak adlandırılmadan önce kentte bir yaşamın var olduğunu Ana Tanrıça kültünden dolayı biliyoruz.
Kentin kuruluşu hakkında bilgilerin kısıtlı olmasına karşın; Bergama Krallarından II. Eumenes tarafından MÖ. II. YY. başlarında kurulduğu ve Bergamanın efsanevi kurucusu Telephosun karısı Amazonlar kraliçesi Hieradan dolayı, Hierapolis adını aldığı bilinmektedir.
Hierapolis, Roma İmparatoru Neron dönemindeki (MS. 60) büyük depreme kadar, Hellenistik kentleşme ilkelerine bağlı kalarak özgün dokusunu sürdürmüştür. Deprem kuşağı üzerinde bulunan kent, Neron dönemi depreminden büyük zarar görmüş ve tamamen yenilenmiştir. Üst üste yaşadığı bu depremlerden sonra kent, tüm Hellenistik niteliğini kaybetmiş, tipik bir Roma kenti görünümünü almıştır. Hierapolis Roma döneminden sonra Bizans döneminde de çok önemli bir merkez olmuştur. Bu önem, MS. IV. yüzyıldan itibaren Hıristiyanlık merkezi olması (metropolis), MS. 80 yıllarında, Hz. İsa’nın havarilerinden olan, Aziz Philipin burada öldürülmesinden kaynaklanmaktadır. Hierapolis, XII. yüzyıl sonlarına doğru Türklerin eline geçmiştir.

Pamukkale

PAMUKKALE TRAVERTENLERİ


 Traverten çok yönlü, çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşan bir kayadır.

Pamukkale termal kaynağını meydana getiren jeolojik olaylar geniş bir bölgeyi etkilemiştir. Bu bölgede sıcaklıkları 35-100 C arasında değişen 17 sıcak su alanı bulunmaktadır. Pamukkale termal kaynağı, bölgesel potansiyel içindeki bir ünitedir. Kaynak, antik dönemlerden beri kullanılmaktadır. Termal su kaynaktan çıktıktan son ra, 320m uzunluğunda bir kanal ile traverten başına gelmekte ve buradan, 60-70m.lik kısmi çökelmenin olduğu traverten katkatlarına dökülmekte ve ortalama 240-300m. yol kat etmektedir. Kaynaktan çıkan 35.6 Co sıcaklğında,içinde yüksek miktarda Kalsiyum Hidro Karbonat bulunan suyun havadaki oksijen ile olan teması sırasında Karbondioksit ve Karbonmonoksit uçarak,kalsiyum karbonat çökelmekte ve traverten oluşumuna sebep olmaktadır.Çökelti ilk etapta jel halindedir.Reaksiyon kimyasal olarak; Ca(HCO3)+O2 à CaCO+CO2+CO+H2O şeklindedir. Katkat havuzcuklarında ve katkat seddelerinde, çökelmekte olan kalsiyum karbonat, başlangıçta yumuşak bir jel halindedir.

 Zaman içinde sertleşmekte ve traverten olmaktadır. Ancak ziyaretçiler tarafından katkatlar üzerinde gezilmesi ve oynanması, henüz yumuşacık haldeki kalsiyum karbonatların ezilmesine, dağılmasına neden olmaktadır. Travertenlere termal su kontrollü olarak belirli bir program dahilinde verilmektedir.Fazla miktarda ve uzun süre aynı yere akıtılan su yosunlaşmaya ve dolayısıyla travertenlerde hoş olmayan kirliliğe sebep olmaktadır. Beyazlığın oluşumunda, hava şartları, ısı kaybı, akışın yayılımı ve süresi etkilidir. Çökelme, termal sudaki karbondioksitin havadaki karbondioksit dengeye gelinceye kadar devam etmektedir. Yerinde yapılan analizlerde, kaynak başındaki suyun karbondioksit miktarı ortalama 725mg/1 iken, suyun travertenleri terk ettiğinde bu miktar 145mg/1'e düşmektedir. Keza kalsiyum bikarbonat da benzer şekilde 1200 mg/1'den 400 mg/1'e düşmektedir. Keza Ca 576/8mg/1'e düşmektedir. Bu analiz sonucuna göre, 1lt. sudan traverten üzerine 499.9mg. CaCO 3 çökelmektedir. Bu miktar 1 1/sn. su için günde 43191g. Çökelme demektir. Ortalama yoğunluğu 1.48g/cm 3 alan kaplar. Suyun ortalama debisi 466.21/sn. olduğuna göre 13584m 2 alan beyazlatılabilecektir. Pratikte bu şartları yerine getirmek güçtür. Ancak bu teorik yaklaşıma göre yılda 1mm. kalınlığında 4.9km 2 alan beyazlatılabilir.

Laodikya

LAODİKYA


Denizli ilinin 6 km. kuzeyinde yer alan antik Laodikeia kenti, coğrafi bakımdan çok uygun bir noktada ve Lykos ırmağının güneyinde kurulmuştur. Kentin adı antik kaynaklarda daha çok “Lykos'un kıyısındaki Laodikeia” şeklinde geçmektedir. Diğer antik kaynaklara göre ise, kent MÖ. 261-263 yılları arasında II. Antiokhos tarafından kurulmuş ve kente Antiokhos'un karısı Laodike'nin adı verilmiştir.
Laodikeia, MÖ. I. yüzyılda Anadolu'nun en önemli ve ünlü kentlerinden biridir. Kentteki büyük sanat eserleri bu döneme aittir. Romalılar da Laodikeia'ya özel bir önem vermişler ve Kıbyra (Gölhisar-Horzum) Conventus'unun merkezi yapmışlardır.
İmparator Caracalla zamanında Laodikeia'da bir seri kaliteli sikke basılmıştır. Laodikeia halkının da katkılarıyla kentte çok sayıda anıtsal yapı yapılmıştır. Küçük Asia'nın 7 ünlü kilisesinden birinin bu kentte bulunması, Hıristiyanlığın burada ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. MS. 60 yılında meydana gelen çok büyük bir deprem kenti yerle bir etmiştir. 
Laodikeia'nın Yapıları
Büyük Tiyatro: Antik kentin  kuzeydoğu tarafında, Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak Roma inşa tarzında yapılmıştır. Scene'si tamamen yıkılmış olup, cavea ve orkestrası oldukça sağlam durumdadır. Yaklaşık 20.000 kişiliktir.
Küçük Tiyatro: Büyük tiyatronun 300 metre kadar kuzeybatısında  yer almaktadır. Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun olarak, Roma tarzında inşa edilmiştir. Scene'si tamamen yıkılmış olup, cavea ve orkestrasında da bozulmalar mevcuttur. Yaklaşık 15.000 kişi alabilecek büyüklüktedir.
Stadyum ve Gimnazyum: Kentin güneybatısında, doğu-batı doğrultusunda uzanmaktadır. Stadyumun ek yapıları ile gimnazyum bir bütünlük teşkil edecek şekilde yapılmıştır. MS. 79 yıllarında yapılan stadyumun uzunluğu 350 metre, genişliği 60 metredir. Amfiteatr şeklinde yapılmış olan yapının, 24 oturma basamak sırası bulunmaktadır. Büyük bölümü tahrip olmuştur. MS. II. YY. 'da yapılan gimnazyum Proconsul Gargilius Antioius tarafından inşa ettirilerek imparator Hadrianus ve eşi Sabina'ya ithaf edildiğine dair yazıt bulunmuştur.
Anıtsal Çeşme: Kentin ana caddesi ile ara caddesi köşesinde yer almaktadır. Roma dönemi yapısıdır. İki cepheli olarak yapılmış havuz ve nişleri vardır. Bizans zamanında onarım görmüştür.
Büyük Kilise: Sütunlu caddenin güneyinde caddeye bitişik olarak inşa edilmiştir. Sadece taşıyıcı bölümlerinden bir kısmı ayakta kalmıştır. Ana giriş batısındadır.

Hayri Dev


HAYRİ DEV


  
Hayri Dev, 1933' te Denizli İli, Çameli İçesinin Gökçeyaka köyünde doğdu. Yoksul dağ köyünde, yürümeye başladıktan kısa bir süre sonra ailenin en önemli mal varlığı olan birkaç keçinin peşine düştü. Dağlarda yankılanan yanık kaval sesine, düğünlerde dinlediği üç telli saza gönül verdi Hayri Dev hiç okula gitmemiş. Okuma yazmayı okula giden bir arkadaşından öğrenmiş. Cura denilen 3 telli çalgıyı öğrenip, söylemeye o yıllarda başlamış. Yaşadığı Gökçeyaka Köyün eski ismi taşıyan Masıt Kırığı denilen dokuz sekiz lik mahalli ezgileri çalan ve söyleyen bir usta oldu.
İkisi erkek, üçü kız beş çocuğu olan Hayri DEV ailesinden habersiz elindeki üç telli sazı, çam düdüğünü hiç bırakmadı. Evlere gidip yarenlik yaptı, düğünlerde insanları eğlendirdi.
Ormanda, dağlarda çobanlar için çaldı, söyledi. Zaman böyle geçti... Taa ki, 1992'ye kadar.
1992'de hayatını değiştirecek bir olay oldu. Fransız Jerome Cler İspanya'da duyduğu bir bağlama sesinin büyüsüne kapılarak Türkiye'ye gelmişti. Bin 500 metre yükseklikteki Çameli ve Fethiye dağlarında uzunca bir süre bu sesin kaynağını bulmaya çalışırken yörenin kültürü hakkında 350 sayfalık bir tez hazırladı

Sorbonne Üniversite'sinin Etimoloji bölümünden doçentlik alması da bu tezle oldu. Cler, Türkiye'ye işte bu tarihte geldi. Hayri Dev'i buldu. Dinlediği ses, Dev'in elindeki üç telli saza aitti. Daha sonra 15 kişilik bir Fransız ekibi tekrar köye geldi. Dev'in hayatı Ormanlar Arkası adlı belgesel filmle anlatıldı. Fransız müzikologlar üç defa ülkelerine konser verdirtmek üzere çağırdılar. Hatta bir Fransız her yıl Dev'den ders almak üzere, Çameli'ne kadar geliyor; belgesel çekimler yapıyordu.
  
Birkaç defa yurt dışına da giden Hayri DEV,'e ‘Koca Usta' diyorlar. Koca Usta lakabını elinden her iş geldiği için almış. Marangozluk, terzilik (başındaki şapkayı kendisi yapmış), ayakkabıcılık gibi işlerin elinden geldiğini söylüyor. ‘Elin yapacağı her şeyi yaparım' diyor ve devam ediyor: ‘Ama hiçbirini yapmak istemedim. Çünkü ben çobanım ve müzisyenim. Çalgıcılıktan çok aç kaldığım oldu ama hiçbir zaman ondan ayrılmadım.'
    
Çameli Halk Eğitimi Merkezi'nin oluşturduğu 10 kişilik grup içinde üçtelli cura ve çam düdüğü çaldı. 2004 ‘de Ankara'da, 2005'de İstanbul'da Kültür Bakanlığın yaptığı mahalli Halk Oyunları şölenlerine , 2007' İzmir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün davetlisi olarak bu grubu içinde bulundu.

HAYRİ DEV  YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ SEÇİLMİŞTİ 

UNESCO tarafından 2003 yılında kabul edilen, Ülkemizin 2006 yılında taraf olduğu Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi kapsamında kültürel mirasımızın belli unsurlarını yeniden yaratmak ve yorumlamak açısından gerekli bilgi ve beceriye yüksek düzeyde sahip olan ve Ülkemizden seçilen * 7 kişi içerisinde yer alan İlimizden Hayri DEV, 2008 yılı için “YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ” olarak değerlendirilmiştir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’ mızca İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı Marmara Salonu’ nda 14 Ocak 2010 tarihinde saat:17.00’ de düzenlenen Denizli İl Kültür ve Turizm Müdürü Mehmet KORKMAZ'ında hazır bulunduğu Ödül Töreninde, Ülkemizden seçilen * 7 kişi “YAŞAYAN İNSAN HAZİNESİ KÜLTÜREL MİRAS TAŞIYICILARI” olarak kamuoyuna ilan edilmiştir..
  
  Geleneksel kültürümüzün önemli kollarından biri olan “ÇAM DÜDÜĞÜ” alanında yurt içinde ve yurt dışında yaptığı çalışmalardan ve hizmetlerinden dolayı Hayri DEV’ e Sayın Bakanımız Ertuğrul GÜNAY imzalı “Teşekkür Belgesi” verilmiştir.  ​


 

Denizli Horozu

DENİZLİ HOROZU
 Denizli'nin sembolü olan "Denizli Horozu", renk ve vücut yapısı itibariyle ahenkli uzun ve güzel ötüşleriyle, ilimize en uzak yörelere kadar isim yapmış yerli bir ırkımızdır. Bazılarına göre Osmanlı imparatorluğu zamanında Arnavutluk'tan İstanbul'a getirilen uzun ötüşlü Berat Horozlarının Denizli'ye getirilmesi ve Denizli'deki yerli tavuklarla melezleşmesinden oluştuğu üretildiği söylenmekte ise de bu doğru değildir. Zira renk ve vücut yapısı bakımından aralarında hiç bir benzerlik yoktur. Denizli Horozu bu bölgedeki insanların eskiden beri uzun ötüşlü horozlara gösterdikleri özen sonucu kendiliğinden oluşmuş bir ırktır.
    Denizli Horozunun gözleri siyah ve sürmelidir. Bacakları koyu gri veya mor, ibik balta ibik şeklinde, kulakçık kırmızı veya kırmızı üzerinde beyaz benekli genel renk, siyah kirli beyaz ortaklaşa karışım halindedir. Bazen kanat tüyleri üzerinde kahverengi renkler bulunur. Al horozlarda ise siyah-kırmızı ortaklaşa karışım halindedir. Canlı ağırlık ortalama 3-3.5 kg. civarındadır.
    Denizli Horozları renklerine, vücut yapılarına ve ibik şekillerine göre 3'e ayrılır. Renklerine göre Demirkır, Pamukkır, Kınalı, Al, Siyah ve Kürklü olmak üzere 6 tipe ayrılırlar. Vücut yapılarına göre Yüksek boyun, Sülün, ve Küpeli olmak üzere 3 tipi vardır. ıbik şekillerine göre ise Geniş ıbik ve Dar ıbik olmak üzere 2 tipi vardır.
    Denizli Horozunun sesi,  tonuna ve netliğine göre de sınıflandırılır. Ses tonuna göre ince, davudi, kalın ses olmak üzere 3'e ayrılır. Davudi ses, ince sesle kalın ses arasında ve kalın sese yaklaşan tek bir sestir. Niteliğine göre net ses, hüzünlü ses, cırtlak ses, dalgalı ses (alaycı ses) olmak üzere 4'e ayrılır.
    Denizli Horozları'nın ötüşleri bütün kabiliyetin ortaya konulmasıyla yapılır. Ötüşleri, ötüş anındaki vücut pozisyonuna göre Aslan Ötüş, Kurt Ötüşü, Yiğit Ötüşü, Pus Ötüşü olmak üzere 4'e ayrılır.
    İyi bir Denizli Horozu'nda görünüş canlı bacaklar, boyun uzun ve kuvvetli göğüs, geniş ve derin kuyruk, dik başa doğru meyilli olmalıdır. Tavukta da aynı özellikler aranır. Denizli Horozları'nın birinci yılda ötüş uzunlukları 20-25 sn. olmaktadır.
    Tarım İl Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan Denizli ırkı üretim birimince yetiştirilen Denizli Horozları genel olarak 100 başlık bir sürü halinde elde tutulmaktadır. Damızlık horozlar seçildikten sonra kalanlar Mart, Nisan ayından itibaren yurdun çeşitli yerlerinden gelen taleplere göre satılmakta, Mart, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında, ilde civciv satışı yapılmaktadır.


İLETİŞİM

    Denizli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü
  • Adres : İncilipınar Mah. İncilipinar Cad. No:2 20150 Pamukkale/DENİZLİ

  • Telefon : (0258) 212 54 80 (4 Hat - Santral)

  • Faks : (0258) 212 54 87

  • E-Posta : denizli@tarimorman.gov.tr

  • KEP : tarimveormanbakanligi@hs01.kep.tr

satis@tarimorman.gov.tr

sales@tarimorman.gov.tr

abuse@tarimorman.gov.tr

webmaster@tarim.gov.tr

abuse@tarim.gov.tr

hr@tarim.gov.tr

info@tarim.gov.tr

ik@tarim.gov.tr

contact@tarim.gov.tr

Android
IOS

HIZLI MENÜ

  • Kullanıcı Girişi
  • Biyogüvenlik
  • e-Kütüphane
  • e-İmza Servisi
  • Intranet
  • Hizmet İçi Eğitim
  • Bakanlık e-Posta
  • Arabuluculuk
  • KVKK
  • Bilgi Güvenliği İhlal Bildirimi

ACİL NUMARALAR

  • 180 / Tarım İletişim Merkezi
  • 174 / Gıda Hattı
  • 112 / Orman Yangın
©2025 Tüm hakları saklıdır. TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI